ENDÜSTRİ VE ÖRGÜT PSİKOLOJİSİ -2-

04:05

Blogda yazmaya geri dönmüşken bana Psikoloji hakkında en çok sorulan sorulardan bir kısmıyla devam edeyim. Endüstri ve Örgüt Psikolojisi yazımın ikinci bölümü başlasın o halde. Birincisi için tık.

Mezun olmaya yakın ya da yeni mezun Psikoloji öğrencilerinden en çok duyduğum sorulardan birisi bu. KPSS ile atanamayacağını fark eden mezunlar doğal olarak özel sektörü didiklemeye başlıyor. Bizim mesleğimizde devlet alımları az, özel sektör alanımız az, ama mezunumuz çok. Her şey bu noktada başlıyor. İktisadi-İdari Bilimler mezunları gibi çoğu alana sızamıyoruz. Sızmaya çalışınca da ilerleyemiyoruz. Kariyer.net gibi sitelerde "Psikoloji" şeklinde arama yapınca karşınıza özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri, belki birkaç özel hastane (klinik psikoloji olarak) ve İnsan Kaynakları ilanları çıkıyor. Mezun profilimiz olarak yakında Amerika standardına ulaşacağımıza inanıyorum, kinikçiler azalıp iş yeri ve örgüt psikologları artıyor.

Ankara'da bir hastaneler kompleksinin İnsan Kaynaklarında çalıştığım için sürekli olarak psikoloji bölümü stajyer başvurusu alıyorum. Başvuruyu yapanlar ısrarlı bir şekilde klinik isterken onlara detaylı olarak hasta mahremiyeti sebebiyle çoğu özel hastanede klinik stajyerine izin verilmediğini, isterlerse İK'da staj yapabileceklerini söylüyorum ama ne yazık ki 2 senedir kabul eden tek bir öğrenci bile çıkmadı. Ancak mezun olduktan sonra mezun olanların çok büyük bir kısmı hayallerindeki gibi klinikçi olarak çalışamayacağının farkında değil. Hatta, klinik psikoloji yüksek lisansından mezun olanların klinikte hayallerindeki gibi çalışacağı bile kesin olmuyor. Üniversitelerde Endüstri ve Örgüt için daha çok yer açılmalı, öğrencilere bu bölümün avantajlarından da bahsedilmeli ki teşvik edici olsun. Öğrenciler maalesef örgütü daha çok "klinik olmayınca buna razı gelmek" olarak algılıyor. Oysa yurtdışındaki araştırmalara göre İK, en çok gelir getiren psikoloji alanlarının başını çekiyor. Psikoloji bölümünün bizdeki toplumsal algısı sebebiyle Örgüt, tam olarak "Psikoloji" değilmiş gibi geliyor. Oysa sürekli personel görüşmesi yapıyor, gerektiğinde psikoterapi yapıyor, bir klinikçinin yapmadığı kadar kişilik analizi yapıyor, işe alım yaparken uzmanlaşıyor ve bir kariyer yoluna girmiş oluyorsunuz. Çoğu yerde yönetici adayı olarak yetiştiriliyorsunuz.

Ama ben sizi biliyorum. Psikoloji öğrencisi genelde çok hırslı olmuyor, bir "yöneticilik" beklentisi içerisine giremiyor.

Bu sefer alanın içerisine istilalar başlıyor. Çoğunlukla İİBF mezunları birkaç kişisel gelişim/psikoloji eğitimi alıp kendilerini danışman ya da koç ilan ediyor. Psikolojinin kliniğin içine kaçması yüzünden psikologlar sadece kişilerle bire bir görüşme yapma yetkinliği varmış gibi algılanıyor. Oysa kendinizi biraz daha farklılaştırıp, Stanford-Binet ve WISC test eğitimlerinin içerisinden çıkıp koçluk eğitimleri alıp kurumsal şirketlerde eğitim uzmanı ya da danışman olarak çalışabilirsiniz. Haliyle, klinik psikolog olarak alacağınız maaşı en az iki kat arttırabilirsiniz.

Ama ben sizi biliyorum. Psikoloji öğrencisi genelde maaşın derdinde de olmuyor. Önemli olan iş tatmini diyorsunuz, başka bir şey demiyorsunuz. Bu yüzden sizleri çok seviyorum ama, bir ama var:

Adalet Bakanlığında ceza ve tevkif evlerinde psikolog olan arkadaşlarıma "iş tatmini nasıl?" diyorum bir hevesle. "Eh işte. Cezaevindekilere dantel örneği çıkartıyoruz bilgisayardan bazen. Bire bir görüşme yapamıyoruz yer sıkıntısı yüzünden. Ya da mahkumun suçunun niteliği yüzünden bire bir kalamıyoruz. Ama maaşları iyi."

Sağlık Bakanlığında çalışan arkadaşlarım biraz daha mutlu. Maaşları da iyi. Çalışma saatleri de. Ama Sağlık Bakanlığı alım yapmıyor. Alım yaptığında ise puanlar çok yükseliyor. Sağlık Bakanlığındaki mesleki tatmininiz, biraz şansa kalıyor. Beraber çalıştığınız psikiyatristin psikolojiye olan bakış açısına kalıyor daha doğrusu.

Özel eğitimlerde mesleki güvence olmadığı gibi maaşlar da düşük. ASDEP'lerde sözleşmeli olarak çalışıldığı için sözleşme bitiminde yine sıfırdan ortada kalıyorsunuz.

Adliyelerdeki psikologlar, mahkum ya da mağdurlarla birebir görüşme yapamıyor, yazdıkları raporlar hakimin düşüncesine bağlı olarak ciddiye alınıyor ya da alınmıyor. Detaylı bir görüşülme, tanı vs mümkün değil. Yine "yer sıkıntısından", danışan mahremiyeti etik ilkelerin dışına çıkıyor.

Özel hastanelerde klinik psikolog olarak başladığınız zaman bir miktar ücret + prim/hak ediş şeklinde çalışıyorsunuz. Örneğin bir arkadaşım İstanbul'da bir hastaneyle 1500 tl net maaş + baktığı hastaların muayene ücretinin %10'u şeklinde anlaşmıştı.

Fazla uzatmayacağım. Türkiye'de psikolog olarak çalıştığınız yer çok büyük bir ihtimalle size dört dörtlük bir mesleki tatmin sağlamayacak ve başladığınız yerde durmanızın tek sebebi yine maaşı olacak. Türkiye standartlarında çalışıp yaptığınız işten gerçekten tam anlamıyla tatmin sağlamanın ne kadar zor olduğunu, eminimi ki siz de yakında göreceksiniz.

Peki ya senin hayatın nasıl gidiyor diye soracak olursanız...

Her ne kadar şimdiye kadar beyaz yakalı olarak çalışmaktan memnun olsam da, her X kuşağı bireyi gibi ben de içten içe 9-5 çalışmanın rahatsızlığını hissediyorum. İK'da olmaktan bağımsız olarak, düzenli bir işte çalışmanın kesinlikle kişinin yaratıcılığını engellediğini düşünüyorum. Şimdilerde daha farklı şeyler düşünüyorum, bir psikolog olarak ülke sınırlarının içerisinde ve dışarısında elde edebileceğim tüm alternatifleri genç yaşımda keşfetmek ve 30'larımın başında ne istediğimden tamamen emin olmak istiyorum. Öte yandan bizler gezmek, araştırmak, bunları yayınlamak ve bu şekilde hayatını sürdürmek isteyen bir nesiliz. Çeşitli keyifleri olan ve bunlardan taviz vermek istemeyen bir nesil.

Ta ki diplomasını eline alıp ne yapacağını bilemez halde evde oturup beklemeye başlayana kadar...

4 yorum:

  1. Emeğinize sağlık. Böyle net, güzel anlatımlara ihtiyaç var. Daha detaylı bilgi almak isterim emaille görüşebilirsek, “yeni mezun” olarak

    YanıtlaSil
  2. Bilgilendirme icin tesekkurler.

    YanıtlaSil
  3. Okuduğum en güzel durum tespitlerinden biri diyebilirim, yazınızın üzerinden zaman geçmiş, ben de bir psikoloji Lisans Mezunu olarak şimdi ne yaptığınızı çok merak ettim mail üzerinden iletişime geçebilirsiniz çok sevinirim.

    YanıtlaSil
  4. şu an diplomamı elime alıp ne yapacağını bilemez halde evde oturup beklerken yazıyorum bu yorumu

    YanıtlaSil