BADEM ÇİÇEKLERİZM

03:38


Kapıyı usulca arkamdan kapatıp çıplak ayakla kalebodurlara basarak salona gitmek ve gecenin serinliğinde çocukluğuma uzanmak... 

Biliyor musunuz, çok mutluyum.

Baharda badem ağaçlarının fotoğraflarını çekecek kadar mutluyum. Bu badem çiçeklerini daha önce görmemiş olmam çok garip, oysa buradalardı. Tam burada. Burada, onları görmem için o kadar uzun zamandır sabırla bekliyorlardı ki, hayret etmiştim. Dünyada beni hiçbir şey badem çiçekleri ve babam kadar hevesli beklememişti. Badem çiçekleri ve babamın, yeteri kadar değer görmemeleri gibi bir ortak noktası olması inanılmazdı. Bu beni zamanında üzmüştü ama şimdi tüm varlık adına onları ben sevecektim. Evren bana bu görevi verdiyse, seve seve yerine getirecektim. 

Bir zaman sonra onların mahiyetinde ben de güzelleşmiş hissetmiştim. Nasıl bir güzelleşmeydi biliyor musunuz, gidip kendime yırtık paçalı kahverengi bir kot almıştım ve beyaz bir loafer. İşte bu kadar. 26 yaşıma kadar kendime hiçbir şekilde yakışmayacağını düşündüğüm iki şey, bir anda üzerimde belirivermişti ve içlerinde iyi hissediyordum. Kendinizi başka ne zaman bu şekilde iyi hissedersiniz, hemen peşinden onu da keşfetmiştim: İşte mesai bitimine azıcık kalmışken en yakın arkadaşınız sizi arayıp Edinburgh vizesinin çıktığını söylediğinde. Dünyaya verecek çok fazla mutluluğum vardı, iş arkadaşlarımdan birinin kızı olacağını öğrendiğimde akşam Berry içerek bu sevinci kutlamıştım. 

Ciddiye alma sınırlarım değişmişti, ben de değişmiştim. Kendimle uğraşmayı bırakmıştım, ben’im sakin sularında kuşluk vakti serinliğinde yüzüyordu. En büyük zevkim araba sürerken yarı açık ön camdan gelen rüzgarı yüzümde hissetmekti. Rüzgarları dinlemeyi seçtiğinizde, adımınızı yola attığınızda her şey yavaşlamaya başlıyordu. Dünya, yavaşlıyordu. Şöyle bir silkelenip tekrar oluşuyordu. Ben böyle şeylere -tahmin edebileceğiniz üzere- çok tavdım. Neden olduğunu bilmediğim bir şekilde yaşanma ihtimali olan her şeyi yaşama konusunda garip bir şekilde atılgandım. Bence bunun sebebi, akşam bir şekilde güvenli bir eve döneceğimi içten içe bilmekti. 

Baharda badem çiçekleri…

Badem çiçekleri bana evimi hatırlatır ve bir anda çok mutlu olurum. Babaannem tekrar saçlarımı tarar… 


Badem çiçekleri bana lisede dersi asmış sahile doğru Therion dinleyerek yürüdüğümüz zamanları anımsatır, tupturuncu bir gökyüzünün altında, keyifle kikirdeyerek yürüyüşlerimiz ve hararetli konuşmalarımız… 

Uzun bir aradan sonra B. ile Jules’ün dedikodusunu yaparız, ben baş nedimesiyim, Christmas’ta evlenir…

Bazen şimdi olduğum insana beni getiren şeyleri düşünürüm: Bu uzun, meşakkatli ve yer yer birbirinden çok farklı insanların eşlik ettiği, eğlenceliden çok üzerine düşündükçe tatlı bir hüzünle karışık mutluluk duyacağınız cinsten keyifli bir yol… Kapıyı usulca arkamdan kapatıp çıplak ayakla kalebodurlara basarak salona gitmek ve gecenin serinliğinde çocukluğuma uzanmak...

S. ile video konferans yapar, annesi Zeynep Teyze ile hasret giderir, gülüşürüz. Düğün fotoğraflarını çektikten sonra terasta mangal yapma planları, limon-sodalar içilir... Ardından kışa hazırlıklar… Yeni evimde ne zaman domates rendeleyeceğiz… 

Baharda badem çiçekleri...

Badem çiçekleri bana belli belirsiz bir umut verir. 

Yemyeşil ovalarının ortasından geçtiğim güzel bir ülke bana bağrını açar, dans ederek ona koşmamı ister... 

Hayattan sağlam bir intikam almam beklendiğinde inadına gidip yeni bir ev tutar, kilimimi holüne serip şöööyle keyifle yerde yayılır, evrenle makul bir anlaşmaya varırım.

En iyi anılarımla beraber tam da bu mevsimde, bir süre dinlenirim...