Gittim ve Gördüm: Arabica Coffee House Türkiye

14:56

Ankara'dan mekanları konusunda sıklıkla şikayet eden biri olarak, ne zaman kafama göre bir yer bulsam bambaşka bir mutluluk yaşıyorum. Bu yazıya başlamadan önce şöyle derin bir nefes alıp, (hatta kahvenizi de alın), (çünkü canınızın kahve çekeceğinden yüzde yüz eminim) sonra birlikte ilerlemeye devam edelim.
image
Bugünkü yerimizin adı, Arabica Coffee House.
Ama önce yol tarifi:
Arabica, Eskişehir yolu üzerindeki Tepe Prime'da bulunuyor. Özel araç kullananlar için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının hemen karşısında. Toplu taşıma için gidenler Eskişehir yolu üzerine sürekli otobüs gittiğini bilir ama metroyla gitmek isteyenler için, Koru yönüne giden yeni metroya binip "Tarım Bakanlığı/Danıştay" durağında iniyorsunuz. Ve zaten öyle bir yol yapmışlar ki sizi direkt Tepe Prime'a çıkartıyor.
image
Girişi burası. Biz genelde üşüyen ve sıklıkla çok meraklı tipler olduğumuz için (eheh) içeride oturduk. Şu kapıdan girince sağ tarafta şöyle bir yer var:
image
Işığın ne kadar güzel geldiğine dikkat ettiniz mi, fotoğraf çekinmek için süzülmüş gibi adeta.
Arabica'nın her tarafındaki kitaplar sahibi tarafından özenle seçilmiş ve sahaflardan toplanmış, kendisiyle bizzat tanışma imkanı da bulduk. Sertaç Bey, Arabica'nın Türkiye'deki bütün haklarını almış ve ilk şubesini Tepe Prime'da açmış. Dünya çapında Arabica ise ilk defa 1976 yılında açılmış, Ohio'da. Sonrasında  yayılıp durmuş yeryüzünün her köşesine. Bu arada unutmadan söyleyeyim, fotoğraflarda oraya sabah erkenden gittiğimiz için sakin gibi görünse de öğlenleyin bir anda doluyor ve şaşkınlığa uğruyorsunuz. Yeni açılmış olsa da (ayın 8'inde açılmış!) sanki şimdiden müdavimleri kendini belli etmiş gibi.
İçeride biraz daha ilerlemeden önce şu rafın üstüne daha yakından bakalım:
image
Orada gördüğünüz şey gerçekten boyama kitapları, eheh. Çocuklar için kuru boya da koymuşlar.
Şimdi biraz ilerleyelim, burası, bu gördüğünüz duvarın hemen arka tarafı oluyor (kahve benim ama:). (Süs yaptık fena mı olmuş?)
image
Arabica'da her şey özenle seçilmiş, bunu çok rahat bir şekilde hissedebiliyorsunuz. Bunun nedeni -bence- sahibinin kafedeki her şeyle ama her şeyle fazlasıyla ilgili olması. Mesela ilginç bir ayrıntı vardı, önce göstereyim ondan sonra hakkında konuşuruz:
image
Bu gördüğünüz kitap az önce baykuşun elinde tuttuğu kitap. Sonrasında masanın üzerindeki mavi kısmı görüyorsunuz. Şimdi inanması güç bir şey söyleyeyim, o mavi kısım ağacın kendisi ve kahverengi kısım asıl işlenmiş olan kısım?? Evet! Elinizle dokunduğunuz zaman anlayabiliyorsunuz ama hayatımda ilk defa böyle bir şey gördüm.
(Bu arada etrafı ne kadar karıştırdığımız konusuna hiç değinmek istemiyorum eheh. Yazının sonunda sizler için ayırdığım bir "kamera arkası" bölümü bile var. :)
Başımızı ayrıntılardan kaldırıp tam karşıya bakalım hadi:
image
Yazı devasa boyutta olmaya doğru gittiği için ve ben biraz fazla geveze olduğum için biraz hızlı gidelim istiyorum bu kısmı. Şu bordo sandalyeli kısımdan tam karşıya baktığınız zaman şu manzarayı görüyorsunuz:
image
Yüksek tavanlı yerlere ba-yı-lı-rım!
Tamı tamına bir New York kafesi gibi. Aydınlatmalara baksanıza, kendisini OST Cafe'de hissetmemeniz içten bile değil.
Burada bir nefes alalım.
Kafede çalan müzikler için ayrı bir bölüm ayırmak istiyorum. Biliyorsunuz haftada bir gün radyoda program yapıyorum, genelde indie folk, acoustic tarzı şeyler çalmayı çok severim. Buraya oturduk, First Aid Kit çalmaya başladı. Kalkarken en son Civil Wars çalıyordu, o arada bir yerde kopmuşum ben eheh. Bütün playlisti bizzat ben hazırlamışım gibiydi, aman ne oluyor filan bile dedim bir ara. (Master Pretender bile çaldılar arkadaşlar abartıyorsun demeyin. :()
Burası bizim masamızın bir kısmı:
image
Buranın böyle güzel göründüğüne bakmayın eheh. Şimdi size gizli bir kamera arkası göstereyim. Çaktırmadan bakın:
image
Tamam vurmayın. :(
Gittiğim yerlerde kendimi rahat hissetmeye bayılırım, bazen bazı mekanlarda fotoğraf çekerken sizden rahatsız olunduğunu anlarsınız. Bazen uyarılırsınız bile. Ama burada öyle bir yayıldık ki, bir ara şöyle bir şey oldu: Arınç Bey ile (ki kendisi sosyal medya uzmanı gibi bişiydi, tam olarak ne denir bilmiyorum ama) konuşurken buranın bizzat sahibi Sertaç Bey de geldi ve ben bizzat kendisine "Buyrun kendi yerinizmiş gibi oturun" dedim?? Kendisi de oturdu ve sohbet ettik??
Gidince bu ikisiyle tanışmayı kesinlikle ama kesinlikle ihmal etmeyin. Hatta bulursanız Zülal hanım ile de görüşün, ben kendisiyle sadece mail ile iletişim kurabildim :(. Tanıdığınız en zarif insanlar arasına tepeden giriş yapacaklardır eminim. 
Gelelim yemekleree...
image
Öğrenciyseniz ve aylık bir krediniz varsa haftada minimum 1 kere gidebilirsiniz, maaşlı çalışansanız sürekli gelebilirsiniz. Açıkçası buraya giderken, "Tepe Prime'da ama, çok pahalı olabilir" diye düşünmeden edemedim. Ama Kızılay'daki herhangi bir kafeden hiçbir farkları yok. (Ayrıca kruvasanları da var. Çikolatalı kruvasan önemli bir olgu arkadaşlar, sahip çıkmalıyız.)
Bir ara Sertaç bey oradaki bazı çeşit pastaların ve böreklerin yurtdışından özel getirtildiğini söylemişti galiba, o sırada orman meyveli bir pastanın görüntüsüne kendimi kaptırdığım için kaçırmışım. :(
image
Bu fotoğraf da "ayrıntının ayrıntısı". Bunu tam olarak nerede çektiğimi bilene bir kruvasan borcum olsun eheh.
İşte böyle.
Bir sürü fotoğraf arasından en sade şekliyle bu kadarını çıkartabildim, umarım devasa uzunlukta olmamıştır ve hala sıkılmadan buraya kadar gelebilmişsinizdir.
Yazacak çok şey var ama benim için en önemli kısım kesinlikle buradaki insanların inanılmaz naifliği oldu, size değer verildiğini hissediyorsunuz, zaten ilgileniliyor fazlasıyla. Misafir gibisiniz gerçekten ve "ağırlanıyor"sunuz.
Diğeri tabii ki dekorasyon. Yukarıda gördünüz zaten, sıcacık bir ortam var.
İletişim bilgilerine geçmeden önce orada tanıştığım herkese sonsuz sabrı için teşekkür etmek isterim. Biraz fazla (biraz!) dağınık olmamıza katlanmaları ne büyük incelik! Unuttuğum çok şey var biliyorum, umarım en önemli kısımlarını yakalayabilmişimdir.
Eğer sizin de "şuraya da git, şuraya da bir bak" dediğiniz yerler varsa mesaj kutum her zaman açık. Yorum bırakmayı aman unutmayın,
Sevgiler!
Adres:
Eskişehir Yolu Dumlupınar Bulvarı No:266/ C-04
Tepe Prime İş Ve Yaşam Merkezi Çankaya/Ankara
Tel: 0312.284 01 99
İnternet adresi için TIK.
Not1: Bu yazıdaki bütün fotoğraflar LG-G2 ile çekilmiş olup, VscoCam ve Snapseed ile editlenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder