Komik ama bazı akşamlar eve geldiğim zaman, bütün günkü koşuşturmadan sonra haberleri açarken dünya yıkılmış gibi geliyor. Ya da bir anda dünyayı tamamen değişmiş bir halde bulacakmışım gibi geliyor, belki de böyle olmasını umuyorum. Heyhat, yeni bir Körfez Savaşı mı çıkmış, Ayakta Duran Son Adam da devrilmiş mi, Mars yüzeyinde kolonileşebilmiş miyiz, Voyager 1 akıllı bir yaşam formundan sinyal mi almış?
Ya da her zamanki şeyler mi: Şizofreniye yol açan yeni bir gen mi bulunmuş, Alzheimer için beta-amyloid plakalarda yeni bir ilaç mı denenmeye başlanmış, sağ elini kullananlar multitaskingde daha mı iyiymiş yoksa, yeni bir korelasyon mu yapılmış, arkaplanda duygusal olarak dokunaklı müzikler dinlemek yüz tanıma becerisini arttırıyor muymuş...
Bazen yorulacak gibi oluyorum, hatta bazı akşamlar mutfaktaki çekyatın üzerine dökülüyorum adeta. Biri beni en yukarıdan silkelemiş gibi düşüyorum olduğum yere, annem elime hemen bir ıhlamur kupası tutuşturuyor. Diğer elimde kocaman bir Maxbar kutusundan kalan son hindistan cevizli çikolata.
Kendi kendime, bazı şeylere alışmak istemediğimi tekrar ediyorum. Her zaman amatör kalmak istediğim ne çok şey var: Bir şarkıya eşlik eder gibi her gün 10 bin adımı o gün tek başına yürümemiş olmaya sevinmek gibi.
Bazen, bir Solarisli baş ağrısı şöyle kafama yapışıyor gibi. Gezegen dışından bir şey bu diyorum, bu ağrı dünya sınırlarına ait olamaz. Ayrı bir dalga boyundan gelen sinyaller gibi, neyse ki eve gelirken makinede o gün çekilmiş 10 saniyelik güzel bir bokeh videosunun olması beni rahatlatıyor. Müzikçalardaki iki şarkı arasındaki çapraz geçişi 12 saniyeye ayarlıyorum; durmaya, bir saniye durmaya gelemeyeceğim günlerden geçiyorum bazen.
Evet diyorum, gerçekten de bir Solaris an'ı kadar durmaya tahammül edemiyorum.
İtiraf etmesi zor geliyor ama bazen kıskanıyorum, kızıyorum ve kabullenemiyorum. Hepsinin anlamını yeniden öğrenip, yeniden dolduruyorum içini kelimelerin, çoğu zaman da hayret ediyorum sınırlarının genişliğine. Ama bazı şeyler ne olursa olsun değişmiyor. Farklı kıyafetleri deneyip dursam da üzerimde, bir tarafım hep Mimarlık stüdyolarının arka tarafında yaprak toplarken etrafında dönüp duran kız olarak kalıyor.
ps. Fotoğrafı K. V. Kaya çekti, ki kendisi son zamanlarda gökte ararken yanıbaşımda bulduğum naçiz bir fotoğrafçı olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder