MARUS THE EMPRESS

03:40

Kesinlik hali. Keskinlik hali.


Ancak ve ancak ekinokslarda karşılaşacağın, 04:55 olduğunda derin bir Klein mavinin içindeki gökyüzüne aynı anda bakıyoruz, bir kahramanlık hikayesi bu, bir başarma hikayesi. Tüm o soğuk ülkelerde unutmak için adım adım yürüdüklerimiz ve peşini sürdüklerimizin hikayesi. Ormanlarında dolaştığımız ve yabani eğreltiotlarına basıp düşerken hatırladığımız şeylerin hikayesi. Kervangeçmez tavernalarda başını kaldırdığında göz göze gelenlerin hikayesi, o an artık yola çıkma vakti gelmiş ve imparator, imparatoriçe, yerini almıştır…


Salaş bir hikaye bu. Salaş, çetin, birbirine yoldaşlık eden çok kimsenin olmadığı bir hikaye. Küçük imparatoriçe, sevimlilik büyüsüyle kontrol altına aldığı Büyük Aslan’ı yönetmekte ve ona tatlı emirler yağdırmaktadır. Büyük, çok büyük bir denizin kıyısında durmuş karşı kıyıdaki askerlere baktığımız bir an yaşarız. Bu bizim birlikte olduğumuz, aynı gurur ve korku duygusunu yaşadığımız anlardan birisi. Bir esiş, bir gürleyiş aramızdan geçer. Uzun bir aradan sonra birlikteyizdir, uzun bir aradan sonra kendimi bağlanmış hissederim. Kabul etmesi zor, inkar etmesi zor, karşına alıp savaşması zor bağlanışlar. Birlikte bir şehri bozkırın ortasına inşa ederiz.


Gece uykusundan da önce geceyi öğrendiğimiz bir gerçeklik oluşur.


İmparatoriçe, görkemli bir göz devirişi ile yol gösterir, peşinden gideriz. Tüm kolluk kuvvetleri toplanmış, neşeli mi tedirgin mi olduğu belli olmayan bir akıl karışıklığıyla hareket eder. Bir dalganın arkasındaki diğer dalga oluruz. Diğer dalganın arkasındaki rüzgar oluruz. Peşinden geldiği göklerdeki kuzgun, tundralarındaki aslan oluruz.


Bir bakışıyla mest olan çocuklar oluruz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder