BAŞKA DİLDE MASALLAR

03:35

Başka bir dilde anlattığım masallar... 


Bu şehirde karşılaştığım insanlar kadar karşılaşmadıklarım da etkileyici diye düşünüyorum. Oysa şehrin farklı noktalarındaki metro istasyonlarında aniden belirdiğim anlar hiç az değildi. Ama er geç taşınacağım buradan da, gideceğim. Ben taşındığım zaman şehrin toprakları rahat bir nefes alır, bastıra bastıra yürüdüğüm, gerçekten de yürüdüğüm yerler usulca kendisini bırakır. Belki yeşeren birkaç çim olur birkaç kedi üzerine kıvrılır. Kuş görünce totosunu sallayan komik kediler… 


Başka bir dilde anlattığım masallar bunlar. Karton kapakların içerisindeki resimlere bakarak işin aslını öğrenmeye çalıştığın… Öylece tahminler yürüttüğün her şeyin içinden çıktığım anlar vardır. Yoldan geçerken baktığın camekanların tamamında düşündüklerimi gördüğün zamanlar vardır. Nemli, hatta rutubetli bir ormanda koşarken tek bir hamlede elinden kayıp giden bir şey… Alice’in olduğum hikayelerin vardır. Alice, Alice! 


Başka bir dilde anlattığım masallar…


Tam bıktığın yerde, bıraktığın yerde karşına çıktığım zamanlar vardır. Şimdi düşündüğümde bu kadar yükü senin yerine, onun yerine, herkesin yerine alabileceğime nasıl inandığıma şaşırdığım zamanlar… Herkese görünür bir yolu inatla takip edermiş gibi kararlı olduğum günler vardır. Etrafımda savrulan siluetler arasında insan trafiğini aşmaya çalışırken ne kadar eminim her şeyden, ne kadar güveniyorum kendime, sana; sorsan, ne kadar biliyorum… Sınandığım zamanlar vardır. Sınandığım ve yaz sıcaklarında hareket edemediğim, kış soğuklarında kımıldayamadığım, bir süre, bir süre hiç uyanamadığım zamanlar vardır…


Başka bir dilde anlattığım masallar bunlar. Yabancı sözcüklerin arasından duyduklarımı seçip bir yere koymaya çalışıyorum büyük bir çabayla, oysa öteki tarafta masayı terk edip giden birisi var…


Taşındığım, ben de taşındığım zaman… Sanki kökleri tutan sadece ben kalmışım gibi geriye ya da direkt ben kök vermişim gibi… Burayı çok sevmiştim, burası benim için sevimli bir yuva ve sonbaharda yapraklarıyla savrulan uzun kavak ağaçları demekti. Kabarık eteklerini hızlı hızlı toparlamaya çalışan gelinler gibi tüm eşyalarımı toparlamıştım. Tüm eşyaları toparlamanın bu kadar kolay, bu kadar hızlı olması ne kadar inanılmazdı... 


Tüm köklerimi birbirinden nazikçe ayırmış ve kaldırmıştım… Bak bunlar, bunları belki hatırlarsın, belki… Hatırlar mısın? Bir pazartesi, iş yolunda sıkılırken… hatırlar mısın? Bir an, bir his geçip gider. Gitmez mi?


Başka bir dilde anlattığım masallar bunlar…


Tek tek elimden geçtiğinde tüm o çerçöp, kupa ve kot pantolonlar, artık hiçbir şey olmayacağını anlıyorum. Hiçbir şey kalmayacağını… Ne kadar kolaymış taşınmak ve ne kadar kolaymış geriye tek bir parça bile kalmaması. Yerinden oynatamayacağını düşündüğün tüm o ağır eşyalar, duygular ve kavgaları toparlayıp çıkmanın, üstüne girdiğin yeni evin kilidini değiştirmenin ve sonsuza dek artık farklı bir yerde olduğunu kendine hatırlatmanın... Bu kadar kolay olması...


Başka bir dilde çat pat anlattığım masallar bunlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder