Uzunca bir Gittim ve Gördüm yazısı yazmayalı epeyce zaman geçmiş ama yavaş yavaş toparlıyoruz gibi bu aralar, tatilin gelmesi blogu şenlendirdi gibi. Çok uzatmayalım, bugünkü yerimizin adı Mickey’s. Zincir restoranın Bilkent Üniversitesindeki şubesine gittim ve yine onlarca fotoğrafla döndüm (buna kim şaşırır acaba...).
Öncelikle yol tarifi...
Açıkçası Bilkent’teki Mickey’s için o kadar yol gidilir mi bilmiyorum (Nitekim daha yakında, Kentpark’ta da şubesi var) ama illa yolumuz düşecek diyorsanız ve toplu taşıma kullanacaksanız, metro ile Bilkent durağında inip aktarma ile Bilkent Station’a varabilirsiniz. Ama burada bineceğiniz otobüslerden vs hiçbir şekilde emin değilim, orası sizin maceracı ruhunuza kalmış biraz (hihih).Ouuugh, interior fotoğrafı çekmeyi ne kadar çok sevdiğimi biliyorsunuz. Mickey’s iç mekan olarak güzel ayrıntılardan (bu dediklerim bu şubesi için geçerli en azından), ama fotoğrafik olarak korkunç açılardan oluşmakta. Ama dediğim gibi ayrıntıların ince ince işlenmiş olması beni her zaman mutlu eder.
Burada kalmak için çok fazla vaktimiz yoktu ve açıkçası biraz da telaşlı haldeydim (Periscope’tan takip edenler buradayken diffuserimin nasıl çat diye kırıldığına an be an şahitlik etmiştir şüphesiz) ama şöyle bir menünün gelmesiyle hayallerimin hamburgerine ulaştığımı aydınlanma biçiminde anlamış oldum:
Ama gelin ben size biraz daha etrafı gezdireyim. Yemek birazcık daha beklesin.
Mickey’s yukarıda da dediğim gibi garip fotoğrafik açılardan oluşuyor: Açıkçası çok fazla iç mekan fotoğrafı çektim ama burası kadar neredeyse hiçbir şeyini kontrol altında tutamadığımı hissettiğim bir yer olmamıştır herhalde. Her köşesinden bir şeyler çıktığı için en son masanın üzerine çıkmayı bile düşünmüştüm, ki pek elverişli bir yöntem sayılmaz aslında.
Şu tavandan aşağıya doğru sarkıtılmış bar kısmı ve özellikle üzerindeki bitki bölümü çok güzel, görsel açıdan harika. Bu arada bu aralar sadece yeşil bitkilerden oluşan aranjmanlar aşırı moda, Ankara’da hiç göremiyor olsak da kümelenmiş terrariumlardan oluşmuş dekorasyonları çok seviyorum. Bana doğrudan İskandinav kültürünü anımsatıyor, donuk ve bir şekilde sıcak. Her neyse.
Buradayken tabii ki rahat duramadım ve üst kata çıkmak istedim, aynı manzaraya bir de üstten bakmaya çalışalım şimdi:
Ev-vet! İşte aradığım açı tam olarak bu. Üst kat sadece ince, balkonumsu bir yapıdan oluşuyor. Aynı zamanda köşeye DJ setini de görebiliyorsunuz, canlı olarak müzik de yapılıyor. Ama ben biraz daha ileriye götüreceğim sizi:
Ankara’da son zamanlarda gittiğim pek çok yerde şu tarz sarı sandalyeler görüyorum, hatta daha önce de bahsetmiştim size bundan. Fast-food tarzı mekanlara gitse de kafe kültürüne pek yakıştıramıyorum, malumunuz ben aceleci bir şekilde kahve içme alışkanlığı olan insanlardan değilim. Sarı bana yiyip hemen kalkmayı çağrıştırıyor. Mickeys bir fast-food restoranı olarak bu konuda artı puan katmış olabilir kendine, hatta şu sarı sandalyelerdeki ahşap detayların karakter kattığı bile söylenebilir. Ama yine, bir süre daha klasiklerden uzaklaşsak hiç de fena olmayacağı görüşündeyim ben:
İşte böyle.
Mickey’s’de fotoğraf çekerken gösterilen yoğun ilgi ve nezaket için çalışanlara sonsuz teşekkürler, maddeler üzerine konuşmaktansa bu zarifliği övmeyi yeğlerim çoğu zaman. Güleryüz muazzam bir şey.
Çoktan görmüşsünüzdür ama blogda bana sıklıkla sorulan birkaç soruyu cevaplarsam:
1. Fiyatlar normalden biraz pahalı. En azından öteki zincirlere göre daha pahalı ama sadece hamburgerin içindeki etin kalınlığını görmeniz bile size “buna değer” dedirtebilir.
2. Mickey’s alkollü.
Onlarca fotoğraf arasından en çok göstermek istediklerim bunlar oldu, eğer sizin de “şuraya git” dediğiniz yerler olursa ya da sadece eleştirmek isterseniz mesaj kutum her zaman açık, yorum bırakmayı unutmayın.
Adres:
Üniversiteler Mahallesi Bilkent Station No: 53 (1597. Cadde), Ankara
İnternet sitesi için TIK.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder