BÜTÜN EVREN DAHİL DEĞİL

13:46


+ Sevginin mahiyeti nedir?

- Hocam, görkemli supernovalar, tersine beyaz-delikler, bu pulsarlar, aynı zamanda şu korkunç kuasarlar benim içimde oluşuyor, sizce bu nedir?

Bazen insan sanırım kendi kendisinin tek derdi olabiliyor; kafasını kaldıramaz çünkü bazen insan, ağırlaşır ve içine dönüp öylece, bakıverir işte...

İçinde ne bulacağını hem bilerek hem de bilmeyerek bakıverir. Bazen, bütün varlık olduğu yerde sallanıyorken ya da aslında hiçbir şey olmuyorken... Dünya her zaman olduğu gibiyken bir anda korkup arkasına saklanmak isterim ama o beni yanında tutar: İşte böyle böyle yürümeyi yeniden öğrenirim.

İşte böyle böyle, aslında, her şeyi yeniden öğrenirim.

Gördüğüm hiçbir şeyde olmayan bir şeydi bu, oturduğum yerden sonsuza dek kalmak istememeyi içeriyordu. Bir de akşamüzeri Golden Hour'da Yerküre'nin 32E52 ve 39N56 enlemlerinde kalan son güneş ışıklarını bir insanın yüzünün en güzel noktasına dokundurmaya çalışmayı. Bu sıklıkla yaşadığım bir şey değildi ve o ağaçların arasında kalan son gölgeleri düşündükçe, gerçekten yaşanmış olduğunu da sanmıyordum. Bütün geç kalmaların mükellifi olarak ben, kendime kızıyor ama çok da pişman olamıyordum.

Bu güneş bir daha doğduğu zaman ben orada olmayacaktım ve muhtemelen o da zaten aynı güneş olmayacaktı.

Okuduğum kitaplarda olmayan bir şeydi bu, böyle şeylere ancak şarkılar yazabilirdiniz ya da en fazla iyice içlenip Bolu göllerine doğru yola çıkabilirdiniz. Ben yola çıkmamış ve şiir de yazamamıştım, adını koyamadığım her güzel duygu için bir ağacın gövdesine dokunmuştum. İşte böyle böyle, her şeyi olduğu gibi dokunmayı da yeniden öğreniyordum.

Galiba, bir zaman gözlemcisi gibi kenarında durmuş, uzaktan bakıyordum. Burada otururken bütün evrenin dahil olup benim dahil olmadığım tek şeyi bulmuştum. Şöyle bir şey olabilir mi diye düşünüyordum; bu kızmalar yeni, bunları tanımıyorum, -ama o son ışık huzmesini bir tek ben hatırlıyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder