Psikolojiden mezun olduktan sonra neler yapılabileceğiyle alakalı yazmaya başladığım dizinin ikinci kısmı bu: İş hayatı. Zorlu, geçen her seneyle beraber daha da zorlu olacağını düşünmeye başladığım bir süreç bu. Fazla uzatmadan direkt konuya geçeceğim ki, ana kısımı istediğim kadar anlatabileyim. Bu yazı zamanla kendini güncelleyecektir muhtemelen, o yüzden her bilginin geçerlilik süresinin çok uzun olmadığını hatırlatmak isterim. Bu sırada ilk bölümü de tekrar hatırlatmakta fayda var: Mezun Olduktan Sonra Psikolojide Yüksek Lisans.
Şimdi başlayabiliriz.
"Mezun olduktan sonra nerede, nasıl çalışabilirim?" sorusunu ben 3 ana bölüme ayırıp tek tek inceleyeceğim: Devlette nasıl, özelde nasıl, bireysel nasıl?
1. Devlette Çalışmak
Üniversiteye devam ederken benim ve çoğu arkadaşımın en az düşündüğü seçeneklerden biri buydu. Stajımı bir devlet hastanesinde yaptıktan sonra da bundan fazlasıyla emin olmuştum: Çalıştığım yerdeki psikiyatristlerin psikologlara olan tavrı çok çirkin olduğu için ben de bunu çekecek durumda değildim. Yani değil gibiydim. Gelin görün ki, mezun olduktan sonra devlette çalışmak bir "imkan" haline geliyor; bütün mesleklerde olduğu gibi, özellikle maaşları sebebiyle.
Peki nerelerde çalışabiliyoruz?
Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı (hastaneler), ASPB, Halk Sağlığı, EGM, üniversiteler, Milli Eğitim (psikoloji öğretmeni ya da formasyon alıp rehber öğretmen olarak), ceza ve tevkifevleri, TSK vs vs...
Geçtiğimiz sene Sağlık Bakanlığında en düşük olarak 75,911 ile Rize'de üniversiteye atanılmış. Sıralama da alaniçinde 400'lerde. Adalet Bakanlığının bu seneki alım için açtığı kontenjan sayısı 20, Ankara için ise bir kişi alınacak sadece. Şuradaki linkten 2014'te kaç puanla nerelere atanıldığı konusunda bir fikir sahibi olabilirsiniz. 2014 atamalarında 75 puan alan öğrencilerin alaniçi sıralamaları 500'lerden itibaren iken bu sene 1500'lere kadar gerilemiş durumda. Her sene 6000'den fazla mezun veren bir bölüme göre iki senede bir tekil sayılarla yapılan alımların sonuçlarından biri bu. KPSS'den 89 puan alıp, sıralaması 60'larda olan bir tanıdığımın büyük şehirlerdeki hastanelerde çalışmasının artık çok zor olması bana ürpertici geliyor. 2014 sınavında 84 puan alıp 1.5 sene bekledikten sonra üçüncü bölge olarak Kastamonu'ya yerleşebilen bir arkadaşım var. İki sene önce bile çok zorken, bu sene neler olacağını beraber göreceğiz. Yine aynı şekilde 2 sene önce 75 puanla ASPB ile Niğde'ye atanmış bir tanıdığım var, huzurevinde psikolog olarak çalışıyor. Yığılma puanların 70-80 arasında olduğunu düşünürsek atanabilme ihtimali git gide daha da zorlaşacak. Tüm bunlardan geriye kalan kitle ise şansını mülakatlı alımlarda denemeye devam ediyor. Devlette çalışanlar için alınan maaşlar ise 2300-3.500 lira (Bakanlıklarda uzman olanlar için) arasında değişiyor. Staj yaptığım yerde 18 senelik uzman psikologun maaşı, döner sermaye ile beraber 2800 liraydı (ek bir not: Hastanede çalışanlar için uzman olup olmamak arasında hiçbir fark olmuyor, maaşınıza bir katkısı yok bu durumun).
Burada bir mola verip devlette de özelde de çalışmayı kapsayabilecek, bütün psikoloji öğrencilerinin er geç kavuşmak istediği işe yer vermek istiyorum:
1.a. Araştırma Görevlisi Olmak
Bu bölümde kişisel olarak yorum yapmadan önce harika bir kaynağı paylaşmak yapmak istiyorum. Şuradan günümüz öğretim görevlisi ilanlarına ve geçmişteki ilanlara ulaşabilirsiniz. Uzun uzun incelemiş olmama rağmen fazla yorum yapmayacağım ama benim düşüncem kısaca şu şekilde: İlan sonuçlarının çok büyük oranda belli olduğuna inanıyorum ve geri kalan umutlu gençlerin de boşu boşuna uğraşıp durduklarına. Burada hem olumlu hem olumsuz bir taraf var. Birincisi, üniversitelerdeki hocalar tabii ki tanıdıkları, bildikleri insanları araştırma görevlisi olarak almak isteyeceklerdir çünkü basitçe kendileri için de çalıştırıyorlar. Akademi referanslarla ilerlediği için bu normal olarak karşılanabilir. Olumsuz taraf ise şu: Yüksek lisans mülakatlarında mülakata gelmeyen öğrencilerin bile yerleştiklerini gördükten sonra bu kadrolar hakkındaki genel tepkim maalesef "bunu bize bırakırlar mı?"ya evriliyor. Araştırma görevlisi kadroları çok çok azken (her sene 15 okul araştırma görevlisi alacak olsa bile okul başına 1'den fazla araştırma görevlisi kadrosu çıktığını henüz hiç görmedim ben) istenilen şartların bazen fazlasıyla abes olması (bu konuda yukarıda verdiğim linki inceleyebilirsiniz) beni umutsuzluğa düşürüyor.
1.b. Formasyon - PDR
Psikoloji mezunları üniversitelerin eğitim fakültesinde formasyon alarak devlette ve özelde rehber ve psikolojik danışman olarak da çalışabiliyor, gördüğüm kadarıyla bu git gide artan bir talep görüyor. Bu yazıyı yazarken PDR mezunu bir arkadaşımla şans eseri görüşme imkanı da buldum ve ona tam anlamıyla "sizde işler nasıl?" diye sordum. Haliyle, zor. Onlar da zamanında 50'li puanlarla atanırken şimdi en düşük 75'lerle atanıyorlar. Psikolojide olduğu gibi onların da 75-78 puanlar arasında büyük bir yığılma var ve bu sene Adalet Bakanlığı toplamda 15 kadro vermiş. Milli Eğitim'e de mülakat sistemi getirildiği için biraz daha tedirginler. Ama güzel tarafı, kadro sayısının çokluğu. Yanlış hatırlamıyorsam 5 bin kişi alacaklarmış bu sene. Bu, ne olursa olsun güzel bir haber. Formasyon aldıktan sonra çalışma alanınız da hayli genişliyor: Özel okullarda, Kuran kurslarında ve kreşlerde pedagog olarak çalışabilmeye başlıyorsunuz. Düşünülesi bir seçenek.
2. Özelde Çalışmak
2. a. Özel eğitim kurumları ve rehabilitasyonlar:
Özelde çalışmak deyince aklımıza ilk gelen yerler özel eğitim kurumları ve rehabilitasyon merkezleri oluyor. Bu kurumlar yeni mezun psikoloji öğrencilerinin ilk tecrübe yuvası gibi, hemen herkesin bir özel eğitim geçmişi oluyor alanda. Bunun sebebi, özel eğitimlerin işe alımda çok fazla tecrübe istemiyor olması. Psikolog alma amaçları bazen kurumda psikolog bulundurma zorunluluğundan kaynaklanıyor, bir nevi diploma kiralanması gibi. Burada yapılan işler özel eğitim gören çocuklarla ve aileleriyle görüşme yapmayı içeriyor, görece rahat çalışma koşulları var. Küçük bir yerdeyseniz, haftaiçi her gün bile çalışmıyorsunuz: Bütün görüşmelerinizi haftada iki ya da üç güne sığdırabilirsiniz. Buna göre maaşınız da değişiyor, örneğin haftada iki gün çalışmaya aylık 1000 lira alıyorsunuz. Büyük şehirlerde özel eğitimlere girmek tabii ki zor, küçük şehirlerde maaşları da daha yüksek oluyor. Şehirdeki üniversitelerde psikoloji bölümü olup olmaması burada arz-talep eğrisini ciddi bir şekilde etkiliyor, örneğin Trabzon'da tam zamanlı olarak 1800 liraya işe başlayabilirken Ankara'da size asgari ücret (1300 lira) teklif ediliyor. Burada sizin çok tecrübeli olmanız yüzünden yüksek bir maaş talep etmeniz önemli değil, mezun sayısı çok olduğu ve çok da uzman aramadıkları için sizi gönderip yerinize daha düşük ücretle çalışabilecek birilerini bulmak kolay. Bizzat gittiğim bir özel eğitim görüşmesinde kurum müdürü bana eskiden psikolog bulamadıkları için diploma kiraladıklarını, şimdi bu kadar başvuru olmasına şaşırdıklarını söylemişti. 1300 lira maaş için şehirlerarası yerlerden arayanlara yanımda "açıkçası bu maaş size Ankara'da yaşamak için yetmez" diyordu. Özel eğitimde aranan özellikler nedir diye sorduğum zaman genelde şu cevabı alıyorum: Yeni mezun, özel eğitime yakın oturan, mümkünse evli ya da ailesiyle yaşayan ve KPSS ile atanmayı düşünmeyen/puanı bile olmayan adaylar öncelikli. (Meraklısı için: Ben de tabii ki bu işe giremedim.)
Özel hastaneler ise klinik psikoloji yüksek lisansı ve tecrübe ikilisi ile bu yarışa dahil oluyor.
2.b. İnsan kaynakları uzmanı olmak
İtiraf etmek gerekirse benim bütün bu yazdıklarım arasında en çok içime sinen kısım, bu bölüm. Bu alanda diğer psikoloji mezunlardan ziyade İktisadi/İdari Bilimler mezunları ile yarışıyorsunuz. Haliyle herkes IK'da olmak istiyor: Kim uzun bir süre iş aradıktan sonra işe alımlarda görevli olmak istemez ki? Üniversiteye yerleştikten sonra öğrendiğim bir şey var, herhangi bir yerde iibf mezunlarına bir şekilde kadro açılmışsa o mezunlar o kadroyu yeyip bitirir (alan sınavları ve mülakatlar yüzünden bu mezunların Türkiye'de hayatta kalma becerileri oldukça gelişmiş, her türlü zorluğa karşı yılmadan ilerleyebilmeyi öğrenmişler). Gelin görün ki büyük şirketler artık verdikleri IK ilanlarına kocaman kocaman "Psikoloji Mezunları" da yazıyorlar da bizim de bir umudumuz oluyor. Olumsuz tarafları, Ankara'da özel sektör diye bir şey olmadığı için İstanbul'a gitmenin bir kere farz olması. Olumlu tarafları da, meslek doyumu ve maaşın daha yüksek olması. Ya da, daha yüksek olmasının umut edilmesi diyelim.
3. Bireysel/Diğer Alanlar
Bu alanlar sizin kendinizi nasıl geliştirdiğinize ve yüksek lisansınızı nerede yaptığınıza göre değişebilen seçenekler sunuyor. Mezun olduktan sonra spor bilimlerinde yüksek lisans yaparak Spor Psikologluğu yapabilirsiniz. Örneğin bir arkadaşım mezun olduktan sonra Radyo, Televizyon ve Sinema'da yüksek lisans yaptı ve şu anda TV kanallarına psikolojik danışmanlık yapmakta, editöryal işlerde çalışıyor. Ya da İlahiyatta yüksek lisans yaparak ileride çok revaçta olacağını düşündüğüm din psikologluğu yapabilirsiniz. İki sene kadar önce Aile Danışmanlığı mezunları için büyük bir atama haberi çıkmıştı ve bir anda bu bölüm de hayli popüler oldu. Belki düşünülebilir. Bunlar, tamamen sizin becerilerinize kalmış seçenekler. Şu an kanun durumunu bilmediğim için emin değilim ama bir süre önce klinik psikoloji mezunları tek başlarına ya da bir psikiyatristle beraber klinik açabiliyorlardı. Muhtemelen şu an da bu şekildedir ama ilerlemek için testlere ve belirli bir tanınma oranına ihtiyacınız olacaktır.
*
Psikoloji bölümü ile alakalı en sevdiğim şey, biraz da UPOK'ların sayesinde adeta bir aile gibi oluşumuz. Meslek yasamızın olmaması sebebiyle görüyorum ki biz birbirimizi kollamadığımız sürece işverenler bizi daha fazla kullanıyor. Bildiklerimi paylaşmaya çalışarak biraz da olsa bu çabaya katkıda bulunmaya çalışıyorum, bu yüzden tüm bu yazdıklarımla alakalı eklemek istedikleriniz ya da yanlış olduğunu düşündüğünüz şeyler varsa lütfen yazın.
Şimdilik hoşçakalın!
Yazdıklarını baştan sona okudum, uğraşların için teşekkür ediyorum bilgilendirme amaçlı aslında çok da heves kırmayan bi yazı serisi.Umarım kendi hedeflerine ulaşabilmişindir.
YanıtlaSil