ÜÇ KERE İZLANDA

12:58

İzlanda, içimizden bir kere, iki kere, üç kere İzlanda… İzlanda, bu senin için. 


İzlanda, sen buraya uğradığında bu şehir, bu ülke, bu dünya böyle bir yok oluş görmemişti… 


Dar bir pencerenin önünde oturmuş martı seslerini dinleyip kar sisinin dağılmasını bekleyen kadınların yüzüne bir anlık, sarı bir ışık düşmekte... Güneşin okul sonrası biraz oyalanmak istediği kirpiklerle çevrili bir çift göz seçilir. Bültenlerde biraz, sadece biraz öncesini anlatan bir ses duyarsınız sonra, okyanuslardaki tedbirlilikten ve sahil güvenlikten bahseder, oysa sadece birkaç on metre uzakta sahile vurdukça ses çıkaran Akdeniz çakılları çoktan donmuştur… 


Bu dünya böyle bir yok oluş, kolay kolay görmemiştir. 


Dar bir pencerenin önüne oturmuş, gece çocuklarının neşeli seslerini dinlerken kedi kuyruğunu kıvırarak yanınıza kurulur, “bu sesler de nedir”. 


Vakit geldiğinde bozkırların üzerinde nasıl koşacağınızı düşünürsünüz, o sırada bir sincap hızlı hızlı söğüt köklerini kazacaktır; tam o sırada ağırdayan, gıcırdayan, eski ve bozuk bir şeyle karşı karşıya gelirsiniz. Sizin hızla yaklaştığınız, size hızla yaklaşmakta olan, ürkütücü bir karşılaşma anı vardır. Hiçbir, hiçbir şey tam da burada olduğu gibi kalmayacaktır; kar bulutunun içerisinden beyaz bir el uzanacak ve sizi çekecektir. Bir yavaşlatma büyüsü gibi etrafınızı saran, yoğun, çok yoğun bir doku tarafından yutulacak, kesinlik hali sizi usulca yere bırakacaktır... Ve bir süreliğine uyuyacaksınızdır. Bir şehir, işte böyle fethedilir.  


Her şey yumuşadığında ve güvenle geri döndüğünde, dünya elbette değişmiş olacaktır. Ağaç yapraklarının rengi değişmiş, yabani yabanmersinleri bayırlara keyifle yayılmıştır… 


Bu dünya böyle bir yok oluş, kolay kolay görmemiştir. 


Ani olmayan, sert olmayan, şiddetli olmayan, ürkütmeyen, aksine insanı sevimliliğiyle kandıran bir şeyin içerisine giriverirsiniz: Bu nedir bilmiyorum İzlanda, bu nedir? Gece olduğunda düşündüğün, hatta akşamdan suya yatırdığın, uyumadan üstünü kapattığın, sabah olduğunda verdiği sıcaklık ile kendini iyileşmiş bulduğun bu his, nedir?


Bu dünya böyle bir yok oluş, eminim ki görmemiştir…


Herkesin üzerine kazındığını düşündüğü kaderi nasıl da yumuşak bir şekilde çekip almıştın İzlanda. Hiçbir belirti gözetmeksizin, hiçbir mazeret dinlemeden, tüm yasal sınırların üzerinden kendini öylece bırakıp gitmiştin. Seni unutacağımız bir an olacaktı, bizi değiştirecektin ve seni kolaylıkla unutup devam edecektik…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder