Hayaletlerle kıran kırana bir yavaş için dizayn edildik...
İşte sana bilmediğin bir gerçek: Sen benim mysa'mdın. Gelmezsem ne yapabilirdim ki? Baksana bana, benim gelmemekten başka bir seçeneğim olabilir miydi? Dağılmamış hiçbir şey kalmayana dek… Buradayız…
Tanıdık bir esinti, yüzüme vurup kulaklarımın altından geçiyor. Hafif nemli burnumun ucunu siliyorum ve biraz daha ısınmak için montumdan bir düğme daha kapatıyorum. Hayaletlerimle birlikte yürüdüğüm bu yolu artık herkes biliyor, burası Kuzey Yolu. Kuzey Yolu kendine has bir ritm ile zamansızlığın içine yuvalanır ve güvenli bir hale gelir. Sen benim mysa'mdın. Biz arkadaştık.
Bir şekilde bir araya gelebilmeyi nasıl başardık?
Bir şekilde, bir araya gelebilmeyi başardık... Sen ve ben, nasıl oldu...
**
İdilik, kahramanca, coşkulu.
Bize ait olan her şey bu.
Bırak onlar bunu anlamasınlar. Sen benim Mysa'mdın. Biz arkadaştık.
**
Gerilmiş bir yay gibi uçup gidiyor yanımdan ve istemsizce kendimi peşinden koşarken buluyorum. Elimi uzatıp tutmama ramak kala ivmeleniyor ve biraz daha hızlanarak yoluna devam ediyor. Bunun bu şekilde süre gideceğini biliyoruz, o an enerjimi harcamak için bir iç çekişi erteliyor ve hızlanmaya çalışıyorum. Tüğ gibi. Böyle eseceğiz. Kendi matematiğinin içerisinde belirli yasaları var. Belirli işleyişleri ve belirli bilinmezleri var. Eskiden yürüdüğüm topraklarda her şey daha farklı ve yapılaşmış ve köpekler terk edilmiş lojmanların tüm güneşini sahiplenmiş... Ben eski ben değilim artık, bunu anlıyorum; bunu akşam eve gelince anlıyorum, bunu sabah gözlerimi açınca anlıyorum, bunu günün her saati anlıyorum. Bunu sabit ve sakin bir şekilde anlıyorum. Bunu aksettiğim her yönde anlıyorum. Biz bir şekilde bir araya gelebilmiştik ama dünyalarımız sadece bir tüğ gibi temas etti ve birbirinin içinden uçuşarak geçti. Sen anlayana kadar. Ben anlayana kadar. Bitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder