MARUS THE EMPRESS - II -

12:12



Maruş, (nam-ı diğer Maruşenko, Marusita, Maruşka) 5.5 aylık!


Hadi size biraz ondan bahsedeyim.


Maruş, aslında kardeşimin arkadaşı Eylül'ün kedisi Muçen'in kızı. İstanbul'da düzenimi oturtup burada kalıcı olacağıma kanaat getirdikten sonra epey bir yavru kedinin peşinden koştum, mahallede, sokakta, sahilde...  İnternette, hatta Sahibinden'deki sahiplendirme ilanları içinde... Sonra bir gün kardeşim, Muçen'in çiftleşme vaktinin geldiğini söyleyince Eylül'le konuştuk, Eylül bizi epey bir sınavdan geçirdikten ve kedi için o gelmeden süpürge bile aldığımı gördükten sonra bir şekilde sınavı geçtik ve sahiplenmek için beklemeye başladık. Annesi Gümüş adında başka bir kediydi ve Scottish cinsindeydi, biz Muçen'i çok sevdiğimiz için ona en çok benzeyen yavruyu almak istedik ve sonra insan bebek bekliyormuş hissi veren süreç başlamış oldu. Hamilelik, doğum derken epey bekledik. Elfçe'den Fince'ye kadar bütün olası kedi isimlerine bakarken o kararsızlık içerisinde 2 aylık olan kedicik sütten kesildi ve alıp eve getirme vakti geldi...


Maruş, tam 2 aylıkken Ankara'daki evimize geldiğinde mutfakta oturduk ve "10 dakika içerisinde bu kediye isim koyacağız, artık bu konu kapanacak" dedik. Böyle pofidik, grimsi, pamukçuk bir şey etrafta dolaşırken babam bir anda mutfağa geldi ve "ismini ben koyacağım" dedi. Şaşkın, ne olacak dedik: "Maruş olacak" dedi. 


Maruş, rahmetli babaannemin kendimi bildim bileli bana seslenme şekliydi. 


Ve tahmin edebileceğiniz gibi, rahmetli babaannem tüm hayatı boyunca onlarca kedi beslemişti. Hep, "Bir gün cennete gidersem baktığım kediler sebebiyle olacak" derdi, çok şaşırırdım. Ne zaman onlara kalmaya gitsek, sabahları beni bir yavru kediyi koynuma koyarak uyandırırdı, sonra alır yuvasına bırakırdık ve bütün günümüz yoğun kedi gündemleriyle geçerdi... 


Evet ne diyordum, babam geldi ve "Maruş olacak" dedi. İlk şaşırdık ve sanki çok olmaz gibi geldi, yani olmuştu ama bir garipti de. Ama Muçen gibi orijinal bir isimdi. Bir anda sanki dünyada başka hiçbir isim kalmadı ve kedicik böylece isimlendi, varlığına büründü...


Sonra şişe kapakları ile etrafta sürekli koşup oynadığımız için adı Maruşenko oldu... 


Sonra biraz büyüdü ve tam bir Lady moduna girmeye başladığı için adı Marusita oldu... Marusita'yı Eylül koydu. 


Sonra biraz daha büyüdü ve tam bir erkek delisi oldu! Abimin koynunda yatmayı çok sevdiği için Maruşka oldu... 


Benim için bazen "Şişko Patatesim" oldu, bazen "Pamukçuk" oldu, bazen de "Kızım" oldu. 


Biz böyle böyle 4 aydır birlikte yaşayan, ev arkadaşı olduk... 


**


Sonraki bölümde, "Maruş neden İmparatoriçe'dir?"

1 yorum:

  1. Maruşun hikayesi beni duygulandırdı
    Babaanene Allah rahmet eylesin
    Sende vefalı Bir dorunsun
    Maruş ile hayırlı sağlıklı bir yaşam
    Diliyorum 💗

    YanıtlaSil