KUZEY YOLU II, VAGGVISA

10:06

*******


Bir yerlerde kayboldum. Çok iyi hatırlayacağımı düşündüğüm bir yoldu ama nedense, bir yerlerde kayboldum.


*******


Büyük bir grubun içerisinde dışarıdaki rüzgarı seyrederek dalmışım. Aniden adımı duyuyorum, birisi bir şey diyor. Efendim, duymadım? Neden bu kadar sessizsin bugün diyorlar gülerek. Dışarıda fırtına duvarları gümletiyor sanki ve hava çok kötü. Kapüşonumun içine iyice saklanıyorum, “Yoo iyiyim,” diyorum, “keyifler yerinde.” 


Neden bu kadar sessizsin?


Bir şeyleri hatırlamaya çalışıyorum çünkü o sırada. Bugün, çirkin bir hatıranın detaylarını ısrarla hatırlamaya çalışıyorum, bu biraz sinir bozucu ve biraz da meraklandırıcı. Neler olmuştu? İnsan yaşadığı her şeyi asla geçmeyecekmiş gibi yaşıyor ama öyle değil. Hatta insan yaşadığı her şeyi üzerinde iz bırakacağını düşünerek yaşıyor ama kafamızın içindeki eski karanlık makine her şeyi kayıt altına almama konusunda vergi kaçıran becerikli bir muhasebeci gibi. İsveç’te kaldığımız caddenin adını hatırlıyorum ama yaşarken bana krizler geçirten bir konuşmanın detaylarını, hayır… Neydi, neydi… Ani görüntüler çakıp çakıp gidiyor gözlerimin önünde. Unutulmayacağını sandığımız her şey unutuldu. Bize sadece meşum bir “bir şeyler olmuştu” hissi kaldı…


Bugün neden bu kadar sessizsin? 


Son günlerde aklıma şu anı gelmeye başladı: İstanbul’a ilk taşındığımda bir gün, kendime bir masa almam gerekmişti. Büyük bir masa. Ayaklarıyla beraber. 80x150 santimlik bir masa. Ne bir taksi ne bir servis olduğundan aldıktan sonra o masanın tablasını kucaklayarak önce durağa taşımam, ardından iki otobüse binmem, ardından eve taşımam ve sonrasında yine kendi başıma kurmam gerekmişti. Bir noktada şöyle düşünmüştüm: Bunu şu anda yapıyor muyum gerçekten? Boyum kadar masa tablasına oyuncak bir ayıya sarılmış gibi sarılarak 30 kilometre öteye götürmem gerekmişti. Hayret edilmeyeceği üzere, kimse yardım etmemişti. O gün bana neden yardım etmediniz? Bunun gibi pek çok şey vardı: Taşıdığım çok ağır eşyalar, bazen duygusal zorlanmalar, kilo aldığım dönem, kilo verdiğim dönem, kendi kendimi otopilota aldığım ve sadece belirli hayati işleri yerine getirdiğim dönem vs vs… Neden kimse yardım etmemişti? O gün o masayı taşırken zorlandığım çok belliydi, hiçbir genç kız boyu kadar masayı taşımak zorunda kalmamalıydı, hiçbir genç kız bu işi kolaylıkla yapamazdı da… Bu görülüyordu mutlaka. Tüm o insanlar zorlandığımı görmüş ve hiçbir şey dememişti. 


Eve geldiğimde kendi kendisine ilgi göstermesi gereken yine bendim. Kendim zorlanacak, kendim güçlü olacak, kendim o şeyi halledene kadar sabredecek ve sonra yine kendi kendimi teselli edecektim… Ve bunu seri bir şekilde pek çok şey için yaşayacaktım: Zorlan, sabret, hallet, teselli et. Sonra da tabii ki şükret, daha kötüsü de olabilirdi… 


Kafamın içindeki karanlık makine ağır, külüstür ve belli ki artık yaşlanıyor. Belli ki böyle olması da gerekiyor… 


Dışarıdaki rüzgarın ağaçları oradan oraya vurarak haşladığını görüyorum. Çok iyi bir yol arkadaşı değil… Kalabalıkta gülüşmeler, bazen kenarından duyup ben de katılıyorum. İşte hep birlikte olmanın böyle güzel bir tarafı da var: Bir gülüşe bir yerinden itibaren dahil olup onu sürdürebilirsiniz. Doğal bir gülüş hali insanların arasından akıp gider, siz de kuzu kuzu bir gülüşün peşine takılır bunu devam ettirirsiniz. Kuzu kuzu peşine takıldığımız gülüşler… 


Bugün neden sessizsin?


O sabah bir arkadaşımı görmüştüm ve biraz sohbet etmiştik. Bana, çok iyi bildiğimi düşündüğüm bir şeyleri tam da o anda yaşadığından bahsetmişti ve bir anda donakalmıştım. Hani bu yollar gittiğim yollardı ve bu yollar (güya) iyi bildiğim yollardı? Hani hep burada konaklayacaktım? Hani bu yol artık benim evimdi? O kadar sahiplenmiştim ki sanki buraya gelen geçene içecek sıcak bir şeyler verecektim, biraz dinlendirecek ardından yolcu edecektim. Tam olarak ne zaman o yolu bile değil, şehri geçmiştim de hiç haberim olmamıştı? Tam olarak ne zaman geride bıraktığım şeyleri hatırlamayacak kadar ileriye odaklanmıştım? İnsan hep birlikte olacağını düşündüğü hisleri sorgulamıyor bile… 


Sanki artık bambaşka insanların, bambaşka yaşamları bunlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder