Yeri Çayyolu'nda olduğu için gidip gitmemekte tereddüt etmiştim ilk başta, Ankara'nın çok çok az bildiğim bir kısmıdır orası, ama adres tarifi o kadar metrikti ki kolayca bulabildik yerini. O yüzden ben aynı tarifi, gidecek olanlar için şimdiden kopyalayıp yapıştırayım, tahminimce yazının sonunda siz de gitmek isteyeceksiniz.
Benim yol tarifim şu şekildeydi:
"Birkaç alternatif gidiş yolu söyleyebilirim. Kızılay'dan gidecekseniz, Meşrutiyet caddesinden 163 numaralı halk otobüsüne binip Arcadium durağında inebilirsiniz. Bunun dışında aynı yerden 119 numaralı EGO otobüsüne binip yine aynı durakta inebilirsiniz. Metroyu kullanmak isterseniz, Çayyolu metrosunun son durağında (Koru) inebilirsiniz. Burası da az önce bahsettiğim Arcadium AVM'nin arkası oluyor zaten. Bunun dışında Sıhhiye köprüsünün üzerinden geçen Ümitköy-Konutkent dolmuşları ile yine Arcadium'da inmenizi tavsiye edebilirim.
Arcadium'da indiğiniz zaman, AVM'nin karşısında büyük bir Migros var. Bu migros'un arkasında da Çayyolu semt pazarı var. Berin's Cafe semt pazarının arkasındaki küçük çarşıda bulunuyor. Arcadium'da indikten sonra 3-5 dk yürüyerek cafeyi bulabilirsiniz."
Berins Cafe'nin yeri öyle sakin ve öyle huzurlu ki, ister istemez daha yoldayken insan kendini rahatlamış hissediyor. Biz buraya üç arkadaş gidip, şu yukarıda gördüğünüz koltuklara adeta "gömüldük". Kafenin en güzel köşesi burasıydı sanırım, tam karşısı ise şu şekilde:
Ben biraz fotoğraf yüzsüzü olduğum için henüz oturmadan fotoğraf çekme izni aldım, çok da sıcak davrandılar. Bazen arkadaşlarla bu konuyu konuşuruz, onlar da hep, bir gün bir yerden apar topar kovulacağımdan bahsederler gülerek.
Fazla konuşmadan asıl konuya gireyim.
Efendim, bu yerin öyle efsane bir Türk kahvesi vardır ki... Yunus Bey mailinde söylemişti, ben de izinden gittim. Siz hiç dağ çilekli Türk kahvesi içtiniz mi? Hindistan cevizli? Ve akla gelmeyecek çeşitlerde, tarçınlı hatta?
Hemen söyleyeyim, İNANILMAZDI.
Kocaman harflerle yazılmayı hak edecek kadar hem de. Sunum da bir o kadar güzeldi. Fiyatları ise çok çok güzeldi, bu gördüğünüz kahveler double boyunda, normal küçük bir fincanda değil yani. Bu haliyle fiyatı 6.5 lira. Öğrenciyseniz, bütçeniz kısıtlıysa ama aynı yerler bıkkınlık vermişse ben size yolu açtım bu şekilde.
Daha sonradan öğrendiğime göre, buranın sahibi Berrin hanım, Ayvalık'lıymış ve Ayvalık tostu malzemeleri, ve dahi ekmeği, Ayvalık'tan özel geliyormuş. Biz aç olmadığımız için yemedik ama sizler mutlaka yiyin, internette gördüğüm üzere öve öve bitirememiş herkes. Bir gün sadece tost yemek için bile buraya gelmeye bile karar verdik.
Fotoğraf çok ama size bıkkınlık vermek istemem doğrusu. Buradaki köşede Vogue dergileri ve battaniyeler var, tipik olarak evden hiçbir farkı yok gibi. Ortamı sıcacık, gidince uzun vakitler durmak lazım aslında.
Dekorasyonun kimin eseri olduğunu sormak nedense o an aklıma gelmedi ama fotoğrafları şuraya koyarken bile renk seçimlerine ayrı ayrı hasta oldum diyebilirim. Fotoğraflardan birkaçını Instagram'da gören bazı insanlar, "Ankara'da böyle bir yer var mı ya?" diye sordular, ki hepsine katılıyorum. Özellikle bar bölümünün üst kısmının ışıklandırması muazzam güzeldi, tam bir New York tarzı yakalanmıştı, ben çok sevdim. Umarım artan bir şekilde bu tarz yerler açılmaya devam eder.
Geldik kapanışa. Günün ayrıntısının ayrıntısı...
İşte bitti.
Buraya gitmemize vesile olan Yunus Bey'e tekrar tekrar teşekkürler. Kendisinin rehberliği bize inanılmaz yardımcı oldu. Ve iki kere paylaşma isteği duyduğum dağ çilekli Türk kahvesini tatmak da en güzel kazançtı sanıyorum.
Adres bilgilerine yeniden göz gezdirmeden önce son bir şey: Eğer sizin de şuraya git, buranın da fotoğrafını çek dediğiniz yerler varsa mesaj kutum her zaman açık. Dilerseniz mail de atabilirsiniz (elbette "radyodepartmani@gmail.com" adresine.)
Sevgiyle kalın!
Adres:
2901 Sokak, Sarnıç Park Çayyolu (Çayyolu Pazarı Yanı) Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder